Haftanın Sergileri: 16-22 Ocak 2017

Sarkis, AYNA  //  Dirimart Dolapdere

No automatic alt text available.

 

Çalışmaları bellek teorisi etrafında yoğunlaşan Sarkis, sergiye tarihten farklı tanıkları davet ederek bugünün toplumsal ve siyasal meselelerine katmanlı bir eleştirel bakış sunuyor. Yapıtlar, sanatın geçmişin izlerini bugüne getirme gücünü, geleceği sanatsal üretimle hayal etme yetisine dönüştürüyor. 15. yüzyıldan bir savaş sahnesi ve bu sahneye cevap veren şimşekler neon yerleştirmelere dönüşerek galeriyi kışkırtıyor. Bu alanda altın gökkuşakları, Kintsugi tekniğiyle tarihlerine dokunulmuş görüntüler, vitrayların aydınlatıp yakaladığı anlar, rujlarla kaplanmış savaş ganimetleri bir aynada buluşup yaşıyor. Bu yüzleşmenin tanığı olan pek çok fotoğraf da dev bir ayna gibi, onlara bakan yüzlerle tamamlanarak dünyamızı yansıtıyor.

Joanna Rajkowska, Ağrı Kesiciler  //  RAMPA Istanbul

Munitions.jpg

Joanna Rajkowska’nın İstanbul’daki ilk kişisel sergisi ‘Ağrı Kesiciler’ savaş, sansür ve ilaç sanayii ve bunların yarattığı tahribatların karşılıklı olarak birbirlerini nasıl beslediği üzerinde duran bir seri eseri izleyici ile buluşturuyor.

Adını sanatçının daha önceki döneme ait heykellerinden (Ağrı Kesiciler I ve II, 2014-15) alan sergi, sanatçının 2014’ten bu yana gerçekleştirdiği video, heykel ve neon çalışmalarını bir araya getiriyor. Ağrı Kesiciler I ve II’de Rajkowska toz halindeki analjezik malzemeden [ağrı kesici madde] gerçek görünümünde ve boyutunda silahlar üretiyor. Bu temiz, beyaz, pürüzsüz görünümlü silahların yaratılmasında tıbbi malzemenin kullanılıyor oluşu içinde yaşadığımız kapitalist dünyanın paradoksuna işaret ediyor.

Rajkowska’ya göre Ağrı Kesiciler dizisi savaşla ve öldürme edimiyle ilişkilenen bu aygıtların insan bedeniyle olan ilişkisini temsil ediyor ve sanatçı izleyiciyi yapıtlar karşısında hem kurban hem de suçlu olarak konumlandırıyor.

 

Hacer Kıroğlu, Tepeden Yukarı Yokuştan Aşağı  //  Pilot

20170107115011-hacer-web

Hacer Kıroğlu üretirken “akış” haline girer. Zaman algısını yitirir, benliğini bir rutine teslim eder, her hareketi bir öncekini kaçınılmaz şekilde takip eder. Çevresinden ve kendinden koparken bir çeşit esriklik haline ulaşır. Seyirci önünde olsun ya da olmasın, Kıroğlu’nun performatif sanat pratiğine damgasını vuran ve bu anlamda serginin merkezine oturan “akış” hali, mutluluk ve yaratıcılık üzerine uzmanlaşan psikolog Mihaly Csikszentmihalyi’nin geliştirdiği biçimiyle, kişinin kendisini bütünüyle bir aktiviteye adadığı ve bu esnadaki odaklanmadan dolayı kendini o etkinlikte kaybettiği bir bilinç durumuna işaret eder.

Hacer’in çizimlerinin gerektirdiği fiziksel aşırılık ve sertlik, dingin manzaralara ve hipnotize eden görüntülere dönüşüp beklentileri ters yüz ediyor. Ritmi bozmadan dakikalarca tekrarladığı kol hareketleri ve beyaz sayfaya birbiri ardına çekilen çizgiler onu kalemiyle “bir yapıyor”. Hacer’in doğa(sı)yla kurduğu bu bütünlük, nihayetinde izleyiciye de içinde kaybolabileceği monokrom bir seyir alanı açıyor.

 

Olcay Kuş, Yokuş Yukarı  // Art On

ok16_olcaykus_yenisergigorselleri_29_11_2016-2-400x225

ok16_olcaykus_yenisergigorselleri_29_11_2016-3-400x225

Olcay Kuş’un Art On İstanbul’daki üçüncü kişisel sergisi “Yokuş Yukarı”, sanatçının toplumsal ruh hallerini, sokak, medya, kimlikler ve jestler üzerinden etüd ettiği son dönem işlerini bir araya getiriyor.

Olcay Kuş, önceki sergilerinden aşina olduğumuz, gündelik hayata, sokağa ve medya diline ilişkin gözlemlerini “Yokuş Yukarı” sergisinde yeni bir düzeye taşıyor. Politik belirsizliklerin ve olumsuzlukların, kontrol edilemeyen zamanın yarattığı karmaşanın toplum üzerindeki etkileri, sanatçının işlerinde kimi zaman mesafeli ve tepkisiz kimi zaman alaycı ve eleştirel bir üslup ile ele alınıyor. Toplumsal sorunların artarak yaşandığı her gün bir sonrakini güçleştirirken, gelinen bireysel ve kolektif suskunluk hali, serginin temel meselesine dönüşüyor.

 

Ali Taptık, Ayşe Gül Süter & Dr. Joseph DeGiorgis, Gözde Becerikli, Işık Güner, İsmail Eğler, Macoto Murayama, Melike Kılıç, Paula Doepfner, Sadık Arı, Botanik Üzerine  //  BLOK art space

high-fb

“Botanik Üzerine” sergisi on sanatçının botanik ve sanat ilişkisini irdeledikleri çalışmalarını bir araya getiriyor; sanatçılar sergi üzerinden bitkibilimine hem arşivsel hem de hikayesel yaklaşarak bitkiler üzerine farklı alanlarda ve coğrafyalarda yapmış oldukları araştırmalarını sunuyor. Bu araştırma sürecinin de bir parçası olan izleyiciler seçili bitki türlerini farklı estetik açılardan inceleme olanağı buluyorlar. Bitkibilimini farklı alanlar üzerinden inceleyen bu on sanatçı botaniğin yan ve alt araştırma dallarından olan bitki biyolojisi, bitki geometrisi, doğa üzerinden yapılan estetik araştırmaları, bitkilerle tedavi yöntemleri, bitkilerin evrimi gibi farklı alanlarda ürettikleri eserleriyle araştırma alanlarıyla ilgili yeni sorular da üretiyor. Dünya-dışı bitkilerin tasvirlerinden, dünyada soyu tükenmek üzere olan bitkilere uzanan bu yolculukta sergi aynı zamanda botanik terminolojisinin de sınırlarını genişletmeyi amaçlıyor.

1 Comments Kendi yorumunu ekle

  1. milli levha dedi ki:

    Harika bir yazı olmuş eline sağlık

    Liked by 1 kişi

Yorum bırakın