Ali Alışır’dan “Hissetmeye” Çağıran Sergi: Kozmos

  Sanki insanlık gözlerini açmış , önce dünyayı anlamaya çalışmış, algıladıkça üretmiş, ürettikçe hükmetmeye çalışmış, sonra da çılgınca tüketmeye başlamış. Şimdi ise bu tüketimden yorulmuş ve başka bir algı yakalamaya çalışıyor, her şeye daha sakin, daha felsefik yaklaşmaya çalışıyor gibi. Çevreme baktığımda gördüğüm bazısı yalan, bazısı gerçek binbir türlü spiritüel akımdan anlıyorum ki, başka bir şey arıyoruz…

Düzülke

“Sizin cisim dediğiniz şeyler, aslında yüzeysel; Uzay dediğiniz şey, gerçekte büyük bir düzlemden başka bir şey değil. Ben Uzaydayım ve aşağı doğru, senin sadece dışını gördüğün şeylerin içine bakıyorum. Gerekli irade gücünü toplayacak olursan, bu Düzlemi sen de terk edebilirsin…” Düzülke, Edwin Abbott Abbott YABANCI, UZAYÜLKE’NİN SINIRLARINI BANA AÇIKLAMAK İÇİN NASIL BOŞUNA UĞRAŞTI? Üniversite 1….

Üçüncü Köprünün Gölgesinde, Kimin İstanbul’u?

İstanbul’a ilk kez tek başıma ayak bastığım günü hatırlıyorum. O gün ne giydiğimi, İstiklal Caddesi’nde kendi kendime yürüdüğümü, Gümüşsuyu’ndan inip Ortaköy’e kadar gittiğimi… Lise yeni bitmişti, bir yaz günüydü ve lisedeki en yakın arkadaşımla hayatımızda ilk kez bir müzik festivaline gidecektik. Artık İzmir’den İstanbul’a üniversite için taşınacağımızı biliyor ve onun gururu ve büyümüşlük hissiyle Beyoğlu’nda…

Mis Kokulu Kahve Muhabbetleri

    Kim bulmuş? Kim pişirmiş? Kim getirmiş? Hikayeler, efsaneler, kulaktan kulağa aktarımlar, bir öyle bir böyle anlatımlar: Khaldi diye Habeşistanlı bir keçi çobanı varmış… hayır yokmuş. Şazeli diye Yemenli bir derviş varmış… hayır başkasıymış. Kulczycki  diye bir Polonyalı veya Ukraynalı bir ajan varmış Viyana kuşatmasından arta kalan kahve çuvallarını bulmuş da… hayır öyle olmamış….

Peki bizi kim arşivleyecek?

26.02.2014 90’larda çocuktuk biz, dolayısıyla hatırlarız bastırılan fotoğrafları, günlük tutmaları, defter- kalemi. Üniversitedeyken ajandalarım vardı, bayağı bayağı da yazardım, şu gün şuraya gidilecek, bugün şu aranacak “unutma!” Şimdi resmen savaş veriyorum bir ajanda tutabilmek için. Bu nostalji uğruna arkadaşlarım benimle dalga geçiyorlar, direnme diye. Çünkü zaten tüm toplantılarım, notlarım e-mailimde var. Ama işte derdim o…