Gerçeği tekrar yaratırken

“Görme konuşmadan önce gelmiştir. Çocuk konuşmaya başlamadan önce bakıp tanımayı öğrenir.” Görme Biçimleri, John Berger Ali Bilge Akkaya’ya yeni sergisini gezerken işlerinden neden etkilendiğime dair küçük bir hikaye anlattım geçen hafta. Sonra bu yazıyı yazmak için ekran başına oturduğumda, 2,5 sene önceki sergisi için yazdığım yazıya dönüp bir bakmak istedim. Gördüm ki o yazıda da…

The Contemporary Flood

 Carbon Dioxide ­ 407.61 parts per million Global Temperature ­ 1.8 °F since 1880 Arctic Ice Minimum ¯ 13.2 percent per decade Land Ice ¯ 286.0 gigatonnes per year Sea Level ­ 3.2 millimeters per year[1] I am stuck with waste these days. Why don’t we recycle? Why? People at my office prefer consuming water…

Romantik olmak istemeyen denizkızları

“Denizkızına ilişkin şimdiki anlayışımız Disney hikayelerinden malumdur: Yarı insan, yarı-balık ve temelde iyi niyetli… Balık kuyruğunun eksik olmadığı ilk denizkızı tiplerinden biri kadim Suriye tanrıçası Atargatis’te görülebilir. Sirenler ise ilk kez Homeros’un Odysseia destanındaki çok iyi bilinen bir olayla karşımıza çıkar; onların hipnotize edici şarkılarını duyanlar denizde boğulur. Yunan efsanesine göre, insan eti yemekten zevk…

Aldanma!

Kimsin sen? Kimim ben? Arkadaşlıklarda, gönül ilişkilerinde, iş hayatında, siyasette, sosyal yaşamda, medyada, sosyal medyada… Herkesin bir vitrini, bir zırhı var. Üstelik öyle, illa da giymek istediğimizden değil o zırhları, ister istemez var. Bu dünyada herkes birbirini az ya da çok kandırır çünkü. Sen de önce kandırılmamak, sonra da aslında düzene uyumundan roller edinirsin kendine…

2016’nın Akılda Kalan 10 Sergisi

Sena, Çeyiz – The Empire Project Sena tabakları, heykelleri, keçeleri ile gelenekseli en vurucu şekilde kullanarak Çeyiz’ini toplamış ve altıncı sergisini The Empire Project’te açmış bu kez de. Sena, Çeyizini hazırlarken Anadolu’da umutlarını, hayallerini çeyizlere işleyen, sonra da birkaç koyun, birkaç bileziğe paketlenip bir mal gibi evlilik kisvesi altında satılan kadınları düşünmüş. Hem kadınları hem…

Her şeye rağmen 2016’da da Contemporary Istanbul!

Çok normal bir hayat, çok normal zamanlar yaşadığımızı varsayarsak bu sene de Kasım ayının gelmesiyle sanat piyasanın canlandığı, sanatseverlerin yerli-yabancı galerileri bir arada ziyaret etme fırsatı bulduğu Contemporary Istanbul başladı. 3 – 6 Kasım tarihlerinde İstanbul Kongre Merkezi ve Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda 11. yılını kutlayan fuar, 20 ülkeden 70 galeri ve…

Istanbul Gallery Weekend ile yeni sanat sezonunda birlikte ve daha güçlü

Sanat kutlanmalı! Yeni bir sezon, yeni sergiler, yazın (genele hakim olan) karma sergilerinin ardından sanat piyasasının canlandığı bir ay Eylül. Şehre döndüğümüz, birbirimizi açılışlarda görmeye başladığımız, yeni sergilerden bahsettiğimiz, yenilendiğimiz bir zaman. Toplum olarak sanatla olan sorunlu ve uzak ilişkimiz hatta, sanat galerisini araba galerisiyle karıştıranımız çok var, dolayısıyla da bu yenilenme ancak küçük bir…

Gri Duvarlardan Rengarenk Resimlere: Decolife

Sao Paolo’nun kırsal kesiminde doğup büyüyen ve çocukluğundan beri resim yapan Andre, nam-ı diğer Decolife, 19 yaşında kendini belediyenin ceza sebebiyle kendi yaptığı rengarenk grafitilerini gri duvar boyasıyla boyarken buluyor. İlk resmini 15 yaşındayken satan, 16 yaşındayken resim ve grafiti yapabilmek için kanvas ve sprey masraflarını karşılayabilmek adına elektrik meslek okuluna gidip elektrikçilik yapmaya başlayan…

Üçüncü Köprünün Gölgesinde, Kimin İstanbul’u?

İstanbul’a ilk kez tek başıma ayak bastığım günü hatırlıyorum. O gün ne giydiğimi, İstiklal Caddesi’nde kendi kendime yürüdüğümü, Gümüşsuyu’ndan inip Ortaköy’e kadar gittiğimi… Lise yeni bitmişti, bir yaz günüydü ve lisedeki en yakın arkadaşımla hayatımızda ilk kez bir müzik festivaline gidecektik. Artık İzmir’den İstanbul’a üniversite için taşınacağımızı biliyor ve onun gururu ve büyümüşlük hissiyle Beyoğlu’nda…

Sıkıştığın bu dünyaya… Alışırsın. Mukadderat…

Bazı anlar vardır, neden özellikle o anı hatırladığını bilmeden hatırlarsın. Ben de hatırlıyorum o anı; arabadayız, yine bir toplantıya gidiyoruz, patron ön sağ koltukta oturuyor, biz asık, bezmiş suratlarla arkada. “Geçecek,” diyor patron, “Alışacaksınız; herkes bu yoldan geçiyor, sonra kabulleniyor.” Ajansta çalışıyoruz, gece gündüz. Bir takım şirketler, bir takım patronlar, küçücük ama bizi yıpratan emeklerimizle…