Kalabalıklar ve Toplu Yalnızlıkları: Ebrahim Mohammadian’dan Tek Odalar

FullSizeRender (5)

İyi geceler Sayın Dinleyen sizinle yatmış mıydık?

Kaybedenler Kulübü, 2011

Türk seyircisinin kalbinde ayrı bir yer kazanmış, Nejat İşler ve Yiğit Özşener’in başrollerini paylaştığı Kaybedenler Kulübü filminde, filme konu olan radyo sunucuları, kendilerini arayan izleyicilere böyle açarlar canlı yayında telefonu. 1996-2001 yılları arasında Kent FM’de Kaan Çaydamlı ve Mete Avunduk tarafından yapılan Kaybedenler Kulübü programı, bireyselliği temsil ederken bir yandan da beklenmedik bir popülerlik ile büyük bir hayran kitlesi kazanır. İki radyocunun aralarında geyik yapar tarzda yalnızlık ve cinsellikten bahsederken modern insanının varoluşsal sorunları üzerine tartıştıkları program o kadar ses getirir ki, yıllar sonra dönemin iki en ünlü erkek oyuncularının başrollerde olduğu filme konu olur.

RenArt’taki Ebrahim Mohammadian’ın kişisel sergisi Tek Odalar’ı gezerken hatırladım Kaybedenler Kulübü filmini. İranlı bir sanatçı olan Mohammadian, minyatür sanatından etkilenerek Mamut Art Project’ten sonra İstanbul’da tekrar ortaya çıkarak sergiye ismini veren Tek Odalar serisinde, 1,5 cm’lik kağıtlara iğne ve çok ince uçlu fırçalar kullanarak yağlı boya ile 195 adet portre resmetmiş.

10126

1,5 cm üzerine resmedilen 195 portreden bir tanesi

Mohammadian, resim ve heykellerini oluşturma aşamasında gündelik hayatında karşısına çıkan insanlar ve aralarındaki ilişkilere dair notlar almış. İnsanın kimliğini, varlığını, bedenini aklı ile var ettiği dünyada sanatçı, insan bedeninde ‘insanın nötr alanı’ olarak tarif ettiği yere odaklanarak, bu alanı resmediyor. Mohammadian’a göre farkında olmayan, dünya koşuşturmasına kapılmış, birey olarak kendisini, duygularını, iç halini unutan, oradan buraya koşturan insan iyilik ve kötülük, varlık ve yokluk ile, toplumlar ve tanımlamış kültürler ile kendini şekillendiriyor ve bu nötr alanı yok sayıyor.

10104

FullSizeRender (4)

Mohammadian’ın yaklaşımı, modernite ve bireyselcilik tartışmalarına sanatsal bir yorum getirmiş oluyor. Bu çerçevede örnek verebileceğimiz Frankfurt School düşünürlerinden Walter Benjamin, Pasajlar kitabından şöyle der:

“Bütün sınıflara ve mevkilere mensup, birbirlerinin yanından geçip giden bu yüzbinler, aynı niteliklerin ve yeteneklerin taşıyıcısı olan, aynı ölçüde mutluluğu isteyen insanlardan oluşmuyor mu?… Oysa onlar hiçbir ortak yanları, birbirleriyle hiç ilgileri yokmuşçasına, birbirlerinin yanından geçip gidiyorlar; üzerinde kendiliklerinden anlaşmaya varmış oldukları tek nokta, kalabalığın karşılıklı hızla akıp giden kolları birbirinin yolunu kesmesin diye, herkesin kaldırımın sağından yürümesi…”

Sergi  metnini okudukça daha da çok benzerlik bulduğum Kaybedenler Kulübü filminde benzer noktaya değinen bir konuşma, internette “efsane replikler” gibi sitelerin en çok tıklananlarındandır halen:

“Bazı insanlar aile kurmayı öğrenirler. Yani buna değer verirler. Bazıları ise başka bir takım şeylere, değer verirler. Onlara değer verirken niye değer verdiğini düşünmez birey, toplum için erimiş olan birey. Toplum koleje girmeyi bir değer olarak sunduğu için artık o kişiliğini yoksayma halidir. Koleje girmek için yarışır, üniversiteye girmek için yarışır, iyi bi işe girmek için yarışır, güzel bi kadınla evlenmek için yarışır. Devamlı bir yarış ve kazanma zorunluluğu…”

Koşuşturma içinde insanların (kendisinin resmettiği) nötr yanlarını unuttuklarını söyleyen Mohamadian, Walter Benjamin’in de söylediği gibi insanların aslında birbirleri ile farkında olmasalar da derin bir ilişki ve iletişim içinde olduklarına inanıyor. Herkesin kendi kutuları olduğunu söyleyen sanatçı, sergisinde bu kutuları resmediyor.

FullSizeRender (2)

IMG_8116

Kaybedenler Kulübü’nde Mohammadian’ın bahsettiği fark edilmeyen ilişkinin hayata yansımasını da görüyoruz. Programlarında sürekli yalnız olduklarından bahseden iki adam, dönemlerinde en çok dinlenen radyo programını yapmış oluyorlar. Filmde gerçekleştirilen Yalnızlar Partisi’nde kendi kutusunda yaşayan ve birbirinin farkında olmayan bireyler, yine farkında olmadıkları bir iletişim üzerinden bir araya gelerek bireyselliklerini paylaşmak üzere mekanı tıka basa dolduruyorlar.

Kendi kutumdan baktığımda sevilen filmlerden birini hatırladığım Mohammadian sergisi, büyük incelikle ortaya çıkarılmış işleri keyifle incelemeniz, bireyselliği sorgulamanız ve üzerine uzun uzun düşünmeniz için RenArt’ta 25 Kasım’a kadar devam ediyor. Kimsenin nötr alanını ihmal etmemesi dileğiyle…

Kaynaklar:

Ebrahim Mohammadian, Tek Odalar, RenArt Galeri, Sergi tanıtım kitapçığı

Kaybedenler Kulübü, Tolga Örnek, 2011

Türk Sineması’nda ‘Bireysellik’ Okumaları: Kaybedenler Kulübü ve Pandora’nın Kutusu Örnekleri, Mehmet Ali Özkan, Yüksek Lisans Tezi, Maltepe Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Radyo Televizyon ve Sinema Anabilim Dalı

Pasajlar, Walter Benjamin

http://filmhafizasi.com/kaybedenler-kulubu-turk-sinemasinda-orta-yolu-bulma-cabalari/

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s