İstemek bizim ata sporumuz. Ağaca çaput bağlar, isteriz. Türbeye gider, isteriz. Kahvemizi içer, fincanı tabağa ters çevirir, isteriz. Bahar gelince ateş yakar, üzerinden atlar, yine isteriz. İstanbul’da her ayın birinde her dinden insan, Unkapanı’nda bir kilisenin önünde kilometrelerce kuyruk yapar, sadece ve sadece istemek için.
Bu kadar isteyen insanlarken durup kendimize hakikaten “Ne istiyorsun?” diye sormak aklımıza gelmez. Çünkü, içimizden geçirdiğimiz belki yüzlerce belki binlerce dilek arasından hayatın aslını çıkarmak zordur. Ekin Bernay, yaklaşık 3 yıl önce bu soruyla karşımıza çıktı: “Ne istiyorsun?” Hem (hala) kendim cevaplamaya çalışırken hem hiç tanımadığım insanların cevaplarını okurken çarpıldım, acayip etkilendim sanatçının Performistanbul’un İhtiyaç: Sen projesi bünyesinde yaptığı performansından. Kendime bu soruyu tekrar tekrar sormaya, hatırlatmaya karar verdim. Gerçeğe ulaşmak için…
Bu sene Ekin, aynı performans ile, bambaşka bir zaman diliminde, Azra Tüzünoğlu’nun küratörlüğünü üstlendiği Çanakkale Bienali’ndeydi. İnsanevladını, zamanın kaydını, değişen istek ve endişelerini konuştuk.
Ekin Bernay ile röportajımızı buradan izleyebilir:
Buradan da dinleyebilirsiniz:
Ben bu odayım.
Ben dinlemek için buradayım.
Dinlemek ve seni sıkıca tutmak için.
Seni okumak ve beni yazmak…
Acında kendimi görüyorum, acında bizi görüyorum.
Dileklerimizin, rüyalarımızın, sırlarımızın, arzularımızın ve kaybettiklerimizin bir kumbarası bu oda.
Bu duvarlarda kendini bulsan, bana bir parçanı bıraksan…
Tek yapman gereken dürüstçe cevap vermek bir de açık yürekle okumak yazılanları. Burası özgürlük.
Kim olduğunu bilmeme de gerek yok, çünkü seni tanıyorum.
Sen bensin,
Ben de sen.
Bu röportaj, 7 Kasım 2020 tarihinde Gazete Duvar’da yayınlanmıştır: https://www.gazeteduvar.com.tr/duvar-ozel-ekin-bernay-ile-zamani-belgelerken-video-1503821