“Kaliteyi, ucuzluğu ve dürüstlüğü temsil ediyoruz.”
İMÇ web sitesi sloganı
“Yaşadığımız kentin caddelerinde, sokaklarında yürürken, önlerinden geçip gittiğimiz yapıların, pek çoğunun farkına varmayız. Arada bir gözümüze çarpanların da ne zaman, ne zorluklarla, kimler tarafından inşa edildiklerini düşünmeyiz.”
Doğan Tekeli, İMÇ’nin mimarlarından

“Kabban” denilen yük terazilerinde unların tartıldığı, un ve tahıl muhafaza edilen hanların mekanı… 19. Yüzyılın buğday ve arpa yüklü gemilerinin demirlediği sahil… Hanlardan geriye kalan boş bir yangın yerine inşa edilen, Türk modern mimarisinin en önemli örneklerinden biri, İstanbul’un ilk modern AVM’si, İstanbul Manifaturacılar Çarşısı, nam-ı diğer İMÇ…

1950 sonları-1960 başlarında açılan yarışmayı kazanarak Türk çağdaş mimarisinin en önemli yapılardan birine imza atmak üzere Metin Hepgüler, Sami Sisa, Doğan Tekeli çalışmaya koyulurlar. Çevrenin tarihi dokusu ile uyumlu bir yapı ortaya koymak isteyen mimarlar, özellikle Süleymaniye Camii’nin ihtişamına gölge düşürmemek için doğal eğimden yararlanır ve dikey yerine yatay bir yapı tasarlarlar. İMÇ’nin birbirine eklenmiş blokları, çevredeki Şehzade Külliyesi, Zeyrek Camii (Pantokrator Kilisesi), Bozdoğan Kemeri ve Şebsafa Camii’nin de görünümlerini, bütünlüğünü bozmaz. Hepgüler, Tekeli ve Sisa çevrenin dokusuna dikkat ettikleri gibi tarihten de referans alırlar. Mimarlar, binayı tasarlarken İstanbul mimarlık geçmişini incelerler ve Kapalıçarşı’yı örnek alırlar. Böylece İMÇ, hemen arkasında yer alan Süleymaniye Mahallesi’ndeki bedesten ve hanlardakine benzer avlu, arkad ve cumbalar barındırarak Türk-İslam mimarisinden ve geleneksel çarşı kültüründen izler taşımış olur.

1966’ta tamamlanan çarşı, 1967’de büyük bir devlet töreniyle açılır ve dükkanlarını önce döşemeciler ve konfeksiyoncular doldurur. 80’lere doğru gelirken o eski Türk filmlerinden hatırlayacağınız, sesini, sazını kapanın kapılarında kuyruk olduğu Plakçılar Çarşısı’na döner İMÇ. Türkiye, yeni bir arabesk kültürle değişirken İMÇ de değişir. Çarşının açılmasından itibaren yapının mimari değeri hiçe sayılmaya başlanır: Binaların cephesi ve pencere doğramaları hasar görür; traverten kaplamalar yeşile, kırmızıya boyanır ve tabela üstüne tabela asılarak görüntü kirliliği yaratılır. İhtarnameler ve mahkeme süreçleri fayda etmez; ancak duvarlar eski rengine döndürülür. 2000’lere gelindiğinde İMÇ, insanların gözünde artık büyüsünü ve ihtişamını kaybetmiştir. 2007’de hükümet, “Tarihi Yarımada’yı Koruma Projesi” kapsamında İMÇ’yi yıkarak yerine (Bir, mayıs günü Topçu Kışlası masalından da aşina olduğumuz bir şekilde) Prestij Konutları adı altında Osmanlı mimarisiyle 50 adet ahşap villa yapacağını duyurur. Küçük bir topluluğun ve esnafın etkili direniş döneminden sonra, bina şimdilik hala ayakta, 6 blok ve 2300 işyeri ile 20.000 kişiye iş imkanı sağlıyor.

İMÇ: Açıkhava Modern Sanat Müzesi
İMÇ, Türk mimarlık tarihinin önemli yapıtlarından biri olmasının yanısıra, aynı zamanda 8 çağdaş Türk sanatçısının eserlerini barındıran bir açıkhava müzesi. Binanın mimarlarından Doğan Tekeli, dünyadaki büyük yapılara sanat eserleri yerleştirme trendinden etkilenir ve devlet yapılarına (yapı maliyetinin %2’sine denk olacak kadar) sanat eserleri konması ile ilgili yönetmeliği dayanak göstererek çarşının belirli yerlerine İstanbul’u ve ticareti simgeleyen panolar, heykelimsi su öğeleri yerleştirilmesini önerir. Yine bir yarışma sonucunda Kuzgun Acar, Ali Teoman Germaner, Sadi Diren, Yavuz Görey, Füreya Koral, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Eren Eyüboğlu ve Nedim Günsur çarşıya eserlerini koyacak sanatçılar olarak seçilirler. Prof. Dr. Uğur Tanyeli’ye göre İMÇ, içindeki sanat yapıları ile beraber Türkiye’de halen aşılmamış bir doruk. İMÇ’yi bu anlamda bir modern sanat açıkhava müzesi olarak tanımlayan Tanyeli, İMÇ’deki sanat yapıtlarının toplam yüzölçümünün metrekare olarak İstanbul Modern’deki eserlerden fazla olduğuna dikkat çekiyor.
İMÇ’ye yerleştirilen 9 değerli eser, maalesef İMÇ ile aynı kaderi paylaşmış ve zamanla unutularak bakımsızlığa mahkum olmuşlar. 2008′de Tangram ekibi eserleri Kültür Bilincini Geliştirme Vakfı ve İMÇ desteği ile temizlese de, eserler, bugünlerde yine pilavcı tabelaları altında, üzerlerine yer yer motor, yer yer kutular yaslanmış halde yıpranmış olmaktan kurtulamamış. İMÇ halkına göre hepsininin birbirine benzediği bu “resimli panolara” restorasyon sırasında en azından açıklayıcı levhalar koyulmuş. Bir kısmı ne kadar yıpranmış olursa olsun eserler halen ayakta ve sanatseverlerin ziyaretini bekliyor.
Taksim’den yukarıya doğru devam ettiğinizde, 6. bloktan başlayıp 1. bloğa kadar yürüyerek eserleri görebilirsiniz. 1. Blokta 4 eser bulunduğu için en sona kadar yürümenizi tavsiye ederim.
Yavuz Görey’in mermer çeşmesi (2.blokta) çarşı içerisinde, diğer eserler çarşıların dış cephelerinde.
6. blok
Atlar, Nedim Günsur, 1967, Mozaik pano

10’lar grubunun kurucuları arasında yer alan sanatçı, mozaik panoda büyük renk lekeleri üzerinde kalın çizgilerle soyut at figürleri kullanmış.
Nedim Günsur’un eseri arka cephede olduğu için bulmakta biraz zorlanabilirsiniz; fakat bence en iyilerden olduğu için yön ve arama duygularınızı biraz zorlayın. Bu harika eserin üzerine maalesef bazı “harika” fikirli insanlar spreyle yazı yazmayı uygun görmüş ama işte, çirkinlikler güzellikleri kapatmaya her zaman yetmiyor.
5. blok
Soyut Kompozisyon, Sadi Diren, Seramik pano
Sadi Diren, eserlerinde Anadolu medeniyetlerinden yola çıkarak Anadolu seramiğinin özelliklerini, temalarını ve motiflerini kullanmış.

Soyut Kompozisyon, Ali Teoman Germaner, Doğal Taştan duvar rölyefi
Sanatçının kireçtaşı bloklardan kabartma olarak hazırladığı eser duvara değişik gruplar halinde zamanında montelenmiş; fakat eser oldukça zarar görmüş ve blokların bazılarının yerinde artık sadece çiviler duruyor.

2. blok
Beyaz Mermer Çeşme, Yavuz Görey
Cumhuriyet döneminin ilk heykeltraşlarından olan Yavuz Görey, 1950’lerde Türk heykel sanatının modern akım etkisi altına girmesinde öncü olan heykeltıraşlardan. Görey’in modern çeşme eseri çarşı içerisinde görülebilir.

İstanbul Soyut Kompozisyon, Bedri Rahmi Eyüboğlu, 1965, Mozaik Pano

D grubu sanatçılarından Bedri Rahmi Eyüboğlu, bu kompozisyonunda, kuşları, balıkları, minareleri, kuleleri, kubbeleri ve masmavi denizi ile bir İstanbul manzarası betimlemiş. Detaylarını inceledikçe çok seveceğiniz bu kompozisyon, İMÇ’nin en renkli eseri. Özellikle Anadolu’nun en bilinen motiflerinden olan “eli belinde” figürü benim favorilerimden.

1. blok
Kompozisyon, Eren Eyüboğlu, 1965, Mozaik pano
Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun eşi olan Eren Eyüboğlu, Bedri Rahmi ile yaptıkları Anadolu turlarından etkilenerek geleneksel Anadolu yaşamını ve folklorik öğeleri eserlerine yansıtmış. Ressam kimliği ile de öne çıkan Eyüboğlu, İMÇ’deki mozaik panoda yine Anadolu öğelerini kullanmış.

Soyut Kompozisyon, Bedri Rahmi Eyüboğlu, 1965, Mozaik Pano
Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun İMÇ’deki ikinci eseri, hareketli bir zemin üzerinde farklı renklerde farklı form ve cam kabaralardan oluşuyor.


Soyut Kompozisyon, Füreya Koral, 1965, Seramik pano
Romantizminden çok etkilendiğim ve çok sevdiğim, hatta geçtiğimiz kış halen aktif olan Instagram’ını (@fureyaproject) takip edebileceğiniz Füreya Project kapsamında Akaretler’de geniş bir retrospektif sergisni gördüğümüz Füreya Koral’ın panosu, Süleymaniye Külliyesi’nin yarattığı ruh halinden yola çıkarak yapılmış. Koral, figüratif bir anlatımla aşkı, sevinci ve mutluluğu göstermek istemiş ve malzeme olarak tüm bu duyguları yapısında barındırdığına inandığı seramiği seçmiş. Bu kadar romantik bir eserin pilavcı panosu kurbanı olması ise çok sembolik olmuş!

Kuşlar, Kuzgun Acar, 1967, Heykel
Türk heykel sanatının en önemli eserlerinden sayılabilecek Kuzgun Acar’ın “Kuşlar” eseri, dış mekan şartları sebebiyle çok yıpranmasından dolayı Kültür Bilinci Vakfı tarafından Kuzgunun Kuşları projesi kapsamında onarım amacıyla 2013 tarihinde atölyeye götürülmüş ve 3 yıl onarım çalışmaları devam etmişti.
Kuzgun Acar’ın, kamusal alanlarda sanat eserlerinin öneminin topluma daha iyi anlatılabilmesi, eserin İMÇ’ye iade edilmeden önce sanatseverlerle bir araya gelmesi, ve sanatçının özgün dokunuşlarının daha yakından gözlenebilmesi amacıyla projenin en büyük destekçilerinden Sakıp Sabancı Müzesi (SSM), onarımı biten heykeli Haziran 2016’da müze bahçesinde önemli bir panel ve görkemli bir tören eşliğinde İstanbulluların huzuruna çıkarmıştı. Müzenin bahçesindeki beş aylık sergilemenin ardından, Kasım 2016’da İMÇ’ye yapılan nakliye ve montajla birlikte “Kuşlar” yaklaşık üç yılın sonunda yuvaya döndü.

Cumhuriyet tarihinin önemli mimari eserlerinden olan İMÇ binasını ve bu 9 eseri görmek istiyorsanız İstanbul sokak sanatı tur planlarınıza Unkapanı’nı da eklemeyi unutmayın!
Kaynaklar:
http://www.imc.org.tr/icerik.php?m=33
http://www.mimarlikforumu.com/showthread.php?t=13217
http://v3.arkitera.com/haber_17213_muzik-sustu-perde-kapaniyor-imc-acilmayacak.html
http://gorkorg.blogspot.com.tr/2011/01/kahraman-imc-avmlere-karsi.html
http://www.tekelisisa.com/tr_TR/projects/22
http://www.arkitera.com/haber/12749/dogan-tekeli-imcnin-hikayesini-anlatiyor
http://www.iztv.com.tr/program.aspx?id=1373
One Comment Kendi yorumunu ekle