Sena, Çeyiz – The Empire Project
Sena tabakları, heykelleri, keçeleri ile gelenekseli en vurucu şekilde kullanarak Çeyiz’ini toplamış ve altıncı sergisini The Empire Project’te açmış bu kez de. Sena, Çeyizini hazırlarken Anadolu’da umutlarını, hayallerini çeyizlere işleyen, sonra da birkaç koyun, birkaç bileziğe paketlenip bir mal gibi evlilik kisvesi altında satılan kadınları düşünmüş. Hem kadınları hem de toplumun beklentileri altında ezilen, kendisine uygun görülen hayatı yaşamak zorunda bırakılan, tanımadığı bir kadından aile kurmak zorunda bırakılan erkekler ve bu evliliklerden doğan anne-babalara yabancı çocukları…
https://irmakozer.com/2016/02/17/tabaklar-ve-kadinlar-senadan-baska-turlu-bir-ceyiz/
CANAN, Işıl Işıl Karanlık – Rampa
CANAN’ın Hezeyan videosunda sanatçı, bir adama delicesine aşık olan, bazen nefret bazen aşk dolu mektuplar yazan, adamın fotoğraflarına bakarak şarkılar dinleyen, paintte aşk yaşadığını düşündüğü erkeğin fotoğrafına öpücükler çizen bir kadını canlandırıyor. CANAN’a göre videodaki aşık kadın (ve aslında her kadın), bu aşkın içinde kendi gölgesini arıyor.
https://irmakozer.com/2016/02/02/isil-isil-karanlikta-uyutmayan-masallar/
Bahadır Baruter, Mukadderat – x-ist
Mukadderat, kaçınılmaz olan, beklenilen ve olması gereken gelişmeler demek. Hayatımızı sürdürmek için o kaçınılmaz hayata girmek, o işe gitmek ve çalışmak zorundayız çoğumuz. İnsan bir sürü şey deniyor, bir sürü farklı işe/fanusa giriyor ama en azından kendine en uygun fanusu buluyor sonunda. O fanusu genişletiyor, genişletmek için bir sebep buluyor. Ne bileyim, Baruter’in beyaz kefen takım elbisesinin altına renkli bir spor ayakkabı giyip mutlu oluyor. Bu yazıları fanusumda yazmayı akıl ediyorum mesela ben, ya da hafta sonları deniz çekip nefes almayı…
https://irmakozer.com/2016/01/13/sikistigin-bu-dunyaya-alisirsin-mukadderat/
Çağatay Odabaş, Çekim Kuvveti – Bozlu Art Project
Bir yemeği çok sevsen de her gün aynı yemeği yiyemezsin diyen sanatçı, serileri ve tek tek işleriyle içindeki enerji ve devinimi bizlere aktarmayı başarıyor. Odabaş belki bir işinde Star Wars’tan bir sahne görürken, ben baktığımda o enerji bana benim sevdiğim Avrupa sineması ya da bağımsız sinemadaki duygu hezeyanlarını, neşe ya da delilik patlamalarını hatırlatıyor.
https://irmakozer.com/2016/01/10/uzay-boslugunda-rengarenk-bir-enerji-patlamasi/
Decolife, Horizontal- x-ist
Şu an Londra’da yaşayan Decolife’ın site ve sosyal medya hesaplarında “self-taught” yani, kendi kendine öğreten, kendi kendini yetiştiren ressam ve heykeltıraş yazıyor. x-ist’te galerinin misafir sever çalışanları ile yaptığımız sohbette, Decolife’ın gerçekten de kendisi için kararlı bir öğretmen olduğunu öğreniyorum. Hiç sanat eğitimi almamış Decolife, bu sıralar kendi kendini eğitmeye müzelerde devam ediyor. Avrupa’da resim ve grafiti yapmak için dolaşırken müzelere gidiyor ve sanat tarihçilerince kabul edilmiş büyük dehaların resimlerini saatlerce izliyormuş. Öyle ki, bazı müzelerde güvenlik görevlileri uzun sürelik varlığından huzursuz bile oluyorlarmış 🙂
https://irmakozer.com/2016/06/08/gri-duvarlardan-rengarenk-resimlere-decolife/
Mehmet Kuran, Üstünde Ne Var? – Pg Art Gallery
Sanki Mehmet Kuran, o yarı uyku yarı uyanıklık halinde kontrol edemediğimiz düşünceleri almış ve o an kağıtlara aktarmış. Bizler yataklarımızda dönüp dururken, biri bunu yeteneğe dönüştürmüş… Kimilerinin “çağdaş minyatür” diye adlandırdığı (sanatçının ise resimlerini belli bir kalıba sokmakla alakalı çok bir derdi yokmuş) çizimlerinde büyüklüğüne göre onlarca, yüzlerce detay var. Pg Art Gallery’deki Üstünde Ne Var? sergisini gezerken resimleri uzun uzun keyifle inceledim, farklı farklı köşelerinin, ortasının, detaylarının fotoğraflarını çektim. Çünkü mesela, İtalya tatil hayallerim de vardı o resimlerde, evde huzurla boş boş oturduğum hallerim de!
https://irmakozer.com/2016/06/29/ustunde-ne-var-aklindan-neler-geciyor/
Sejla Kameric, Bim Bam Bom Çarpınca Kalp – Arter
Kadın gözünden savaşı, her gün pencereden bakılan duvardaki kurşun izlerinin (Haziran Her Yerde Haziran) duvarlardan silinseler de insan ruhundan silinmeyeceğini algılıyorsunuz bu sergide. Savaş sırasında tecavüze uğradıktan sonra kendini asan Ferida Osmanovic’in duvarda şiirlerin aktığı bir enstalasyonun önünde yavaşça dönüp duran naif beyaz elbisesi (Geriye Kalanlar), Bosna’daki kırılgan kadın ruhlarını yaşatmaya devam ediyor.
https://irmakozer.com/2016/01/05/savas-seyircileri-ve-kadinlar-bim-bam-bom-carpinca-kalp/
Özge Enginöz, Huzursuz Ruhlar İçin – Artnivo
Deprem havası der annem… Basık, sıcak bir hava. Güneş yok, o yaz mutluluğunu yaşayamıyorsun. Hava, hevesini kursağında bırakıyor. İşte bu havada, derin bir iç sıkıntısıyla girdim Şişhane’deki artnivo.com project space’in kapısından. Daha girerken serginin adı, ilgimi çekmişti. Huzursuz Ruhlar İçin.
https://irmakozer.com/2016/05/25/huzursuz-ruhlar-adasi/
Wang Qingsong, Tek Dünya, Tek Rüya – Dirimart
Aslında başka bir pencereden bakıldığında, sanatçının haklı olduğunu da düşünebilirsiniz. Çin’de, burada ya da mesela Güney Amerika’da yaşanan aynı sorunlar sebebiyle farklı “dünyalara” sıkışıp kalıyoruz. Bırakın ülkelerin tek bir “dünyada” birleşmesini, biz bir ülkede bile farklı kimlikleri bir arada tutmaya çalışırken ağır sancılar geçiriyoruz.
https://irmakozer.com/2016/03/07/tek-dunya-tek-ruya-ciktigimiz-sandigimiz-merdivenlerin-fotografi/
Ali Alışır, Kozmos – Bozlu Art Project
“Kozmos sergisi, inançlarımı sorguladığım bir dönemde gerçekleşti. Sergi fikri oluşmadan önce çalışmanın etkin gücüne inanan biriydim. Daha analitik bir düşünce biçimim vardı. O döneme kadar ki çalışmalarım da bunların izlerini taşıyor aslında.(Entegre devreler,sosyal medya ağları analitik düşünen bir zihnin üretimleri) Bu yüzden “zihinle yapılmış işler” olarak tanımlıyorum ben o dönemimi. ”Kozmos” sergisinde ise “kalple” ürettiğim bir döneme geçiş yaptığıma inanıyorum.” – Ali Alışır ile röportaj
https://irmakozer.com/2016/09/05/ali-alisirdan-hissetmeye-cagiran-sergi-kozmos/