Kadınlar, Gençler, Ekoloji: İstanbul Sanat Sezonu Burada!

Mart 2020, Türkiye’de pandemi başlangıcının resmi olarak kabul edildiği tarih. Belirsizlikler, kapanmalar, açılmalar, tekrar kapanmalar, tekrar açılmalar. Galerilerin, müzelerin, sanat fuarlarının duruma çevrimiçi geziler, konuşma serileri ile uyum sağlama çabası, iptal olan ya da yazık olan sergiler, fuarlar. Sanatın dijitalleşmesi tartışmaları, NFT’lerin patlaması, ama yine de hem kişilerle hem eserlerle yüz yüze gelme özlemi….

Artık neyse ki bugün sağlık krizi tamamen bitmese de umut duyabileceğimiz bir noktaya gelmiş durumdayız. İstanbul sanat kurum ve kuruluşları da yeni döneme hepimizin duyduğu heves ve heyecanla koşarak, doludizgin sezona başladı. Eylül ayında ilk önce 2020’de de ödün vermeyenlerden biri olarak kayda geçen etkinlik Artweeks@Akaretler, sanatseverleri ve koleksiyonerleri tanınmış yerli ve yabancı sanatçıların eserleriyle 5. Edisyonunda bir araya getirdi. Ardından, Türkiye sanat piyasasının geleceği için en güzel etkinliklerden biri olan BASE, Türkiye’nin 21 şehrinden 32 üniversiteden 100 yeni mezun genç sanatçı adayının 114 eserini bu yıl da Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi’nde Derya Yücel küratörlüğünde “Rezonans” temasıyla sergiledi. Bir sonraki toplu görüşme 7-10 Ekim 2021 tarihleri arasında Tersane İstanbul’da gerçekleşecek. Türkiye’nin önde gelen sanat fuarı Contemporary Istanbul (CI), yaz başındaki kısa ve yerel fragmanın ardından, yılın ilk uluslararası sanat etkinliğini 16. edisyonu ile sanatseverlere sunacak. CI, Haziran’daki fuarda gerçekleşen dijital sanatı odağa alan konuşma serisinin ardından esen dijital sanat rüzgarını yakalamaya devam ederek sanatçı ikilisi ha:ar’ın (heykeltıraş Hande Şekerciler ve dijital sanatçı Arda Yalkın) “Pulse: Electric Mannerism” başlığı altında sergilenen üretimleri, JD Malat Gallery iş birliğiyle Tersane İstanbul’da izleyici karşısına çıkacak.

Pandemi döneminde hiçbir şeyden vazgeçmedik, programımıza aynen devam ettik, aynı şekilde sanatçılarımız da üretmeye devam ettiler ve her kriz döneminde olduğu gibi inadına daha da iyi işler çıkarttılar. Bu dönemde izleyiciler de sanatın her dalının ruhları beslemek için bir çıkış noktası olduğunu fark ettiler; bu açılma döneminde de izleyicilerin bu ilgilerini devam ettireceklerini umuyoruz.    Yeni sanat sezonu için oldukça heyecanlıyız. Öncelikle bizi CI Fuarı bekliyor, onun hazırlıkları içindeyiz. Daha sonra ‘Istanbul Gallery Week’ etkinliğine katılacağız. Aynı zamanda sezon için planladığımız, sanatçılarımızın kişisel sergileri devam edecek. Galerimizin 30. Yılını kutladığımız bu sene, Sibel Baykam’ın kaleme aldığı “Sanat Hayat Sebat” adlı kitabımız çıktı. Kitap C.A.M. Galeri ekseninde seksenlerden günümüze Türkiye’de Çağdaş Sanat ortamı ve galericilik kavramına bakarken; sanat dünyasından aktörlerin tanıklıkları ve söyleşilerle bir dönemi ele alıyor. Kasım ayında kitabımızın lansmanını da programımıza aldık.  
Sevil Binat, C.A.M. Galeri Kurucusu

Normal koşullarda belki de 10 seneye yayılarak gerçekleşecek teknolojik kırılımı 1.5 senede yaşadık. Bu büyük değişimin özellikle ülkemizdeki sanatçılar ve sanat profesyonelleri tarafından tam anlaşılamadığını ya da görmezden gelindiğini düşünüyorum. Önümüzdeki süreçte Blockchain, Metaverse, yapay zeka, AR/VR, biyoteknoloji gibi alanların dominasyonu arttıkça hepimiz değişmek ya da vazgeçmek zorunda kalacağız.

Arda Yalkın, Sanatçı

Sezonda 3 Ana Konu

Türkiye Sanat Tarihindeki Güçlü Kadın Sanatçılara Saygı

2021 sezonunu açarken Türkiye sanat piyasasında üç ana, bir yardımcı konu görüyoruz. Birincisi, köklü kadın sanatçılar, ikincisi genç sanatçılar, üçüncüsü kent ve ekoloji, sonuncusu sık görülen konu da (aşağıdaki ajandada sık rastlayabileceğiniz) pandemi deneyimleri.

İlk konuya dönersek, (her ne kadar “kadın sanatçı” tanımını da bir ayrımcılık olarak görsem de) uzun zamandır yapılan tartışmalar sonucu dünya sanat tarihinde görmezden gelindikleri yerlerde hatırlanmaya başlayan kadın sanatçıların yankısı, belli ki Türkiye’de de yankı bulmuş ki sezona Türkiye sanat tarihinde çok önemli yer tutan dört kadın sanatçı ile başladık.

Türk resminin önde gelen temsilcilerinden Neş’e Erdok, Yapı Kredi bomontiada’daki 35. kişisel sergisinde pandemi sürecince ürettiği eserleri zleyiciyle sundu. Bu serginin hemen ardından Bozlu Art Project, 20. yüzyılın en önemli kadın sanatçılarından biri olarak kabul edilen Fahrelnissa Zeid’in yaşamı ve sanatı hakkındaki Fahrelnissa Zeid: Fırtınaya Doğru isimli kitap dolayısıyla hazırlanan sergi ile seyirci karşısına çıktı. 30 Ekim 2021’e kadar devam edecek sergide, Zeid’in, erken tarihli figüratif resimlerinden soyut çalışmalarına ve 1970 sonrası yoğunlaştığı portrelerine kadar geniş bir seçkiye yer veriliyor. 

İki uzun süreli sergi, Zilberman ve Arter’den geldi. Zilberman, 1949 doğumlu, çalışmaları pek çok ulusal, uluslararası özel ve kamusal koleksiyonda yer alan Azade Köker’in kadın cinsiyeti, kimliği ve bedenine yönelik sorgulamalarını yansıttığı “Bir Katlin Provası” sergisini 4 Aralık 2021’e kadar izleyiciye sunacak. Bir suç mahalli gibi kurgulanmış sergide yer alan heykel, yerleştirme ve kolajlarda sanatçı hem kendisine hem bizlere “Dünya ve yaşamın doğuşuna kaynaklık eden güçte bir dişil enerji nasıl oluyor da toplumsal düzende kayboluyor? Onu susturup sınırlandıran ve edilgen kılan nedir?” sorularını soruyor.

Arter ise 2021–2022 sezonunu Candeğer Furtun’un altmış yıla yayılan yapıtını kapsayan ilk retrospektif sergisiyle karşıladı. Küratörlüğünü Selen Ansen’in üstlendiği sergi, sanatçının 1960’lı yıllardan bu yana ürettiği seramik ağırlıklı heykellerden ve nesnelerden oluşan geniş bir seçkiyi üretim süreçlerine eşlik eden arşiv malzemeleriyle buluşturuyor.

Eylül ayında sanat sezonuna Artweeks Akaretler fuarıyla hızlı bir başlangıç yaptık. Hemen sonrasında x-ist’in galeri mekanında Ali Bilge Akkaya sergisi ve Ekim başında Contemporary Istanbul’la devam edeceğiz. Pandeminin getirdiği kapanma dönemi sonrası izleyiciyle bu yoğunlukta buluşma imkanı bulmak yeni sezon için motivasyonumuzu çok yükseltti. Uluslararası seyahatin daha rahat yapılabiliyor olması, özlediğimiz yurt dışı fuarlarına katılma imkanı sunarken bir yandan x-ist galeri olarak bize sanatçılarımızın uluslararası görünürlüğü için bir kez daha çalışma olanağı yarattı.  Bunun yanı sıra sanat piyasasında NFT’lerin açtığı yeni alanda sanatçılarımız için stratejiler geliştirmek ve onların üretimin bu yönde desteklemek bu sezon önceliklerimiz arasında.
Zeynep Pakel, x-ist Galeri Direktörü 

Değişen Zamanlar, Önce Gençler

Mixer, Zilberman, Art50 gibi mecra ve galerilerin başını çektiği, BASE’in sahneye girmesiyle daha da yoğunlaşan genç sanatçıları piyasaya kazandırma konusu belli ki bu sene daha da ön sırada olacak. Genç sanatçılara yer veren karma sergiler her sene sezonun son sergisi olurken bu sene şehrin iki büyük müzesi alışılanın tam tersine açılışı gençlerle yapıyor.

Bu müzelerden ilki, Pera Müzesi, “Yüzleşme” sergisinde Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğrenci ve mezunlarının yapıtlarını bir araya getiriyor. “Dünyayla alternatif ve yenilikçi bir yüzleşme” sunma misyonundaki, küratörlüğünü Marcus Graf’ın üstlendiği, doğa-kent ilişkisi ve birey-toplum konularına dair soruları tartışmaya açan sergi, 24 Ekim’e kadar ziyaret edilebilir.

Sakıp Sabancı Müzesi (SSM) ise Murat Germen’in çağrısıyla kendi öğrencilerini ağırlayarak yolu Sabancı Üniversitesi Görsel Sanatlar ve Görsel İletişim Tasarımı programından geçmiş 22 sanatçıyı “Dün, Bugün, İstanbul” sergisinde buluşturuyor. 28 Kasım’a kadar görülebilecek sergi, İstanbul’un dünü ve bugününü ortaya koyarken, geleceğini de düşünmemizi sağlıyor.

Burada bahsetmeden geçemeyeceğim küçük bir not olarak, bu tip büyük müzeler sezon başında çok büyük bütçelere harcayarak uluslararası sanatçılar ile sezon açarlardı. Geçen sezon SSM’deki dünyaca ünlü sanatçı Marina Abramovic’in sergisinin neredeyse yarı döneminin pandemi sebebiyle güme gittiğini hatırlarsak müzelerin temkinli davrandığını da söyleyebiliriz. Ama bu temkin daha yenilikçi, vizyoner bir alan açmış, ne güzel…

Kent ve Ekoloji

Geçtiğimiz sezonlarda en sık işlenen konulardan, doğa tahribatının sonucu olan kıyamet, post-apokaliptik senaryolar, 21-22 sezonunda yaşanan pandemi, sel, deprem, yangın gibi bir senede hayatımıza sığdırdığımız art arda gelen felaketlerle yerini daha sorgulayıcı, yapıcı, çözüm arayıcı bir yaklaşıma bırakmış.

Volkan Aslan yaşamını sürdürdüğü İstanbul’un aciliyetlerine ve politik iklimle şekillenen dalgalı ruh hâllerine atıfta bulduğu, SALT’ın Ardışık sergilerinin üçüncüsü olan Sağlıcakla Kal 17 Ekim’e kadar SALT Galata’da. Sergi paralelinde düzenlenecek atölye ve gezi programlarına saltonline.org’dan ulaşabilirsiniz. Yine SALT’ta, bu kez Beyoğlu’ndaki bir sdiğer sergi, Cooking Sections’ın (Daniel Fernández Pascual ve Alon Schwabe) imzalı, insan eliyle iklim değişikliğinin gıda üretimi ve tüketim alışkanlıklarımızla ilişkisini sorgulayan CLIMAVORE [İKLİMCİL] projesi kapsamındaki “İKLİMCİL: Mevsimler Sürüklenirken” sergisi. 24 Ekim’e kadar SALT Beyoğlu’nda görülebilecek sergi, Anadolu’daki büyük kuraklıkları, Karadeniz’in Akdenizleşmesi meselesini, İstanbul’un çevresindeki sulak alanların durumunu, balık çiftliklerinin su altı yaşamına etkilerini ve “Bereketli Hilal” bölgesindeki ilk tarım topluluklarından günümüz İstanbul’una kısırlık krizini araştırıyor.

SALT Beyoğlu’nun mahalle komşusu Yapı Kredi Kültür Sanat’ta ise BURASI sergisi, tarihsel ve güncel imgelerin izini sürerek İstanbul’u kent ve ekoloji çerçevesinden yeniden düşünmeye davet ediyor. Adını Füsun Onur’un 1993 tarihli aynı adlı yapıtından alan ve 27 Şubat’a kadar devam edecek “BURASI” sergisinde sanatçılar Ahmet Ziya Akbulut, Ali Sami Boyar, Ali Taptık, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Burak Delier, Can Altay, Can Aytekin, Canan Tolon, Deniz Aktaş, Elif Naci, Erol Eti, Ezgi Tok, Ferruh Başağa, Feyhaman Duran, Füsun Onur, Gökçen Erkılıç & Ahmet Ünveren, İnci Eviner, Lara Ögel, Marina Papazyan, Mıgırdiç Civanyan, Muhtar Aykın, Mümtaz Yener, Nalan Yırtmaç, Nazmi Dayan, Nermin Er, Nilbar Güreş, Ömer Uluç, Özlem Günyol & Mustafa Kunt, Selma Gürbüz, Şemsi Arel, Sena Başöz, Şevket Dağ, Sinem Dişli, Yasemin Özcan ve Zeyno Pekünlü’nün eserlerinin yanısıra, haritalar, kentin üretim kültüründen parçalar, kartpostallar, yayınlar, evraklar ve dergilere katkıda bulunmuş veya bunları üretmiş, her birinin adı tespit edilemeyen pek çok başka üreticinin çalışmalarını görebilirsiniz.

Son olarak şehrin çiçeği burnunda müzesi, ürkiye’nin önemli endüstriyel kültür miraslarından biri olan Kadıköy’deki tarihi Hasanpaşa Gazhanesi, yeni adıyla Müze Gazhane’de Serkan Taycan’ın modern kentleşme sürecinin taşradan İstanbul’un çeperlerine ve meydanlarına uzanan bir izleğini sunan “Kente Doğru” adlı sergisi Ocak 2022’ye kadar devam edecek.

Kısa kısa bu sezon başka neler var?

  • Mural sanatçısı kimliğiyle tanınan Canavar’ın toplumsal baskı, iktidar sevdası, fetihçilik, insanın şehirdeki varoluş ve yaşam mücadelesini merkezine alan ilk kişisel sergisi “Herşey yolunda”, 60’a yakın sprey boya çözümlemesi, pentür, gravür ve duvar üzerine gerçekleştirdiği performatif uygulama ile 9 Ekim’e Versus Art Project’te.
  • Türkiye’nin önde gelen uluslararası fotoğraf etkinliği 212 Photography Istanbul, seçtiği harika mekanlar, Yapı Kredi bomontiada, Sıraevler No: 37 – 39, Zülfaris Karaköy, Tarihi Hüsrev Kethüda Hamamı, Yeldeğirmeni Sanat Merkezi, Müze Gazhane’de dahil olmak üzere şehrin pek çok noktasında gerçekleştireceği sergi, panel, atölye, film gösterimleri ve deneyim alanlarıyla 1 – 11 Ekim tarihleri arasında.
Pera Müzesi, programına Kasım ayında yeni sergilerle devam edecek. “İstanbul’dan Bizans’a: Yeniden Keşfin Yolları 1800–1960” sergisi, Osmanlı başkentinin, bir bilim dalı olarak gelişmeye başlayan Bizans araştırmalarının şekillenmesindeki merkezi rolünü irdeleyecek. İstanbul Arkeoloji Müzeleri iş birliğinin yanı sıra yerli ve uluslararası farklı koleksiyonlardan bir araya getirilecek seçki; arkeolojik eserler, kitap, baskı, harita, fotoğraf, belge, dijital canlandırma ve videolarla Bizans’ın modern keşfinin ilk evrelerini ve bu mirasın bir akademik araştırma, koruma ve geniş ilgi alanına dönüşümünü canlandırmaya yardımcı olacak. Eş zamanlı olarak açılacak “İstanbul’da Bu Ne Bizantinizm!” sergisi ise Bizans tarihinin çeşitli sanat mecralarındaki güncel gösterim biçimlerini bir araya getiriyor. Müzenin ev sahipliği yaptığı bir diğer sergi ise Independent Curators International (ICI) ile iş birliği içinde gerçekleşecek “Yarına Notlar” isimli güncel sanat sergisi olacak. Her biri farklı bir küratör tarafından önerilen yaklaşık 20 güncel işin bir araya geldiği sergi, pandeminin hüküm sürdüğü yakın geçmişten aldığı ilhamla gelecek için yol gösterici farklı bakış açıları sunmayı hedefliyor.
Begüm Akkoyunlu Ersöz, Pera Müzesi Süreli Sergiler Yöneticisi
  • Bora Aşık’ın çizimleri aracılığıyla izleyiciye kendi gerçekliklerini sorgulamaya yönelik bir ayna olma özelliği taşıyan sergisi ‘”Çarpık Bilgiler İmparatorluğu” ve Gurur Birsin’in pentür çalışmalarının yanında desenlerini ve bir gravür çalışmasını bir araya getiren  “Zamanın Enkazı” 23 Ekim’e kadar Mixer’de.
  • Lübnanlı sanatçı ve şair Etel Adnan’ın 1975’te gerçekleşen Lübnan iç savaşı sırasında yazdığı ‘Arap Kıyameti’ isimli şiirinden yola çıkan ve Lübnanlı sanatçılar Etel Adnan, Nadim Asfar, Vartan Avakian, Gregory Buchakjian, Simone Fattal, Sirine Fattouh, Daniele Genadry, Lamia Joreige, Mireille Kassar, Stéphanie Saadé, Roy Samaha’yı bir araya getiren “a yellow sun a black sun” sergisine 20 Ekim’e kadar Martch Art Project’te.
  • Ludovic Bernhardt‘ın CIA’in ajanlarını eğitmek için yarattığı bir kutu oyununa dayanan, sanatçının ABD istihbarat servislerinin dünyaya dair temsilini yansıtan bu alaycı oyunu, galerinin bir duvarına uygulanacak büyük bir labirent oyununa dönüştürmek için tekrar üretip tasarladığı ilginç sergisi “The Gaming Room” başlıklı 24 Ekim’e kadar SANATORIUM’da.
  • Yekhan Pınarlıgil küratörlüğünde, Halida Boughriet, Nicolas Descottes, Anne-Charlotte Finel, Noémie Goudal, Berat Işık ve Yusuf Sevinçli’nin eserlerini bir araya getiren, kıyamet sonrası bir manzara, tekinsiz bir coğrafya, bir kaygı hali, kurgusal soğuk bir kabus gibi betimlenen tarihi belirsiz bir sezin sergisi,13 aylı yılların bir tanesinde, 13. dolunayın tam ortasında, ’13 Aylı Bir Yılda’ 23 Ekim’e kadar Galerist’te.
  • Jochen Proehl’in mimari ve kentsel yapıların, peyzaj ve yeryüzünün anatomileri üzerine büyük formatlı resim serileri üzerinde çalışırken, bu eserlerin bazı yönlerini izole ederek tıpkı eskiden müzisyenlerin, bir albüm çıkardıklarında, bir veya iki parçayı 45’lik plâk olarak yayımlamaları gibi ufak boyutlu resimlere dönüştürdüğü 45’likler sergisi 16 Ekim’e kadar C.A.M. Galeri’de. Galerinin bir sonraki sergisi, pandemi sürecinde bolca vakit geçirdiğimiz evlerde Nihal Martlı’nın evi dekore etmekten çiçek yetiştirmeye, güzel koku ve tatlardan, edebiyattan beslenmeye kadar günlük hayatı güzelleştirecek temaları araştırdığı, gerçeklik ve hiciv arasındaki Art de Vivre 20 Kasım’a kadar devam edecek.
  • Ramazan Can’ın son 7 yıl içerisinde farklı materyallerle ürettiği, Göçebelik, Şamanizm ve Kimlik Konuları ve Temellük (sanatı kendine mal etme) temalarına odaklanan eserlerden oluşan “Ne Yerdeyim Ne Gökte” sergisi, 18 Kasım’a kadarAnna Laudel Gallery’nin Kazancı Yokuşu’ndaki yeni mekânında.

Bu yazı, İstanbul Life Dergisi, Ekim-Kasım 2021 sayısında yayımlanmıştır.

Reklam

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s