Uzun, derin ve gerçek bir sıyrık

“Siyasette ve hayatta her zaman kaybedenleri, ezilenleri sevmişimdir. Başarının kokusunda sevmediğim birşey var.” Alice Neel II. Dünya Savaşı ve Soğuk Savaş dönemlerinde ABD’de komünist parti üyesi olmak, iki dünya savaşı arasındaki dönemde kadın sanatçı olarak var olmaya çalışmak, sadece sanatı üzerinden hayatta kalmaya çalışmak, sanat dünyasında herkesin soyut resim konuştuğu, göstermek, almak istediği bir dönemde…

Benim gözüm senin doğrun

Bıçağı birine vermeden önce masaya bırakıp tükürür gibi yapanlar, tahtaya vuranlar, orada olmayanlar için kadehi bir de masaya vuranlar, ağaca çaput bağlayarak, aynı isimli iki kişinin arasına geçerek dilek tutanlar, nazar boncuğu nedir bilenler, kahve telvesinden geleceğin okunacağı tabii ki bilip fincanı ters çevirenler, kafasına örtü geçirilip kaynamış suda kurşun sesi duymuş olanlar, adaçayı yakmanın…

86 yaş, 4 bin parça, 36 ton ve yolunu bilmenin önemi

Yeni bir yıla girerken ne yazmalıyım diye düşündüm… Ülkece pek umutla girmiyoruz ama enseyi karartmamak, güzel şeyleri hatırlamak, devam etmek lazım. Hayat inişli çıkışlı; inişlerin çıkışları olduğunu, her zaman, gerçekten istersek, yeniden başlayabileceğimizi unutmamak lazım. O yüzden 4 bin seramik parçadan oluşan, yaklaşık 14 metre yüksekliğinde, 46 metrekareye yayılan, 36 ton gelen ve Danielle Jacqui’nin yedi…

Gerçek bir müze olarak tuvalet

Rastlantılar eseri İstanbul’da her 3 senede bir ev değiştirdim; bol bol ev baktım, tahmin edebileceğiniz gibi ev bakarken bol bol gözlerime inanamadım. Bu tip deneyimlerde anlıyorsunuz ki, insanların diğer insanların nelere katlanabileceğini belirleme sınırları çok geniş. Bu katlanma sınırınızın doruğu, kiralık ev tuvaletlerinde zorlanıyor. Özellikle işe ilk başladığım ve daha mütevazi evler aradığım dönemde gördüğüm…

Hemen Tıklayın: Göz Kararı Pratik Tarifler

Bir evi kendi evin, yuvan yapanlardan bir tanesi kek kokusudur der bir arkadaşım. Özellikle kışın soğuk havada içeriden gelen mis gibi, fırından yeni çıkmış kek kokusu… O arkadaşım evime gelecekse hamaratlık pek adetim olmasa da zevkle kek yaparım. Kekten sonra artık milli olmayan milli içkimiz ve mezelere geçilir. Tartışılır, misafir sayısı çoksa tartışma mutlaka harlanır,…

Daimi İlerleyişin Yıkıcılığı

Anlatmayı seviyorum, belli. Kafede anlatıyorum, restorantta anlatıyorum, parkta yürürken anlatıyorum, telefonda anlatıyorum, yetmiyor, bir de burada anlatıyorum. Anlattıkça bir karşılık bulmayı, düşündüklerimde, hissettiklerimde yalnız olmadığımı bilmeyi, yalnızsam da yeni fikirler duymayı, çoğalmayı bekliyorum. O yüzden görsel sanatları seviyorum. Baktıkça gördüğüm hikayeler, kendimle özdeşleştirdiğim ya da yeni bakış açıları öğrendiğim hikayeler… Sanatçı orada olmasa da sana…

Birlikte Faydalı Bir Yaşam Mümkün Mü?

İlkokulda arkadaşlarınla kol kola girip hep beraber havaya tekmeler atarak yürüdüğün bir oyun vardı. Bağırırdın: “Önümüze geleneeeee bin tek-me! Önümüze geleneeeee bin tek-me!” İnsan yavrusunun eğlenmek için ürettiği “oyun” bu. Eskaza biri duymayıp çıkarsa önüne, bas tekmeyi, devam… Yetişkinler olarak da basıyoruz tekmeye dünyaya, devam. Yiyoruz, içiyoruz, harcıyoruz, tüketiyoruz, yıkıyoruz, kirletiyoruz. Devam. Önümüze gelen bin…

21. yüzyılın özür dilemeyen, en kışkırtıcı kadını

1964’te önce Paris’te sonra Londra’da gerçekleşen Meat Joy-Et Keyfi performansının katılımcıları,  kürk astarlı iç çamaşırları giydiler ve çiğ tavuk, balık, sosisli sandviç ve diğer yiyeceklerle kırmızı boyalarla boyanmış yerlerde kendileri de yuvarlandıkça kırmızıya boyanarak ve ellerindeki yiyeceklere bulanarak yuvarlandılar. Kırmızıya bulanmış yerlerde birlikte yuvarlanan kaygan bedenler, çiğ yiyecekler… Sahnedekiler çok eğleniyor, seyirci için ise bu…

Sıkışıklıktan çıkış haritası

90’larda ilkokula giden bir çocuk olarak çok iyi hatırlıyorum ansiklopedileri. Okuma-yazma bilmediğim dönemde açıp açıp resimlerine baktığım Walt Disney’in beyaz kalın kapaklı ince ansiklopedileri vardı. Adı “İlk Ansiklopedim”. Sonra ilkokulda sayfalarına baka baka ödev yaptığımız Temel Britannica. (Bugün düşününce, hepimizin ana bilgi kaynağının tek ve aynı ansiklopedi serileri olması ne acayip…) Ben kırmızı kapaklı ansiklopedilerime…

Sunmaktan mutluluk duyarım…

“Kültürün en zararlı eylemi, özel bir sözcük dağarcığı getirmesidir. Kendi icadı olan bir takım sözcükler önerir – hayır, dayatır- ve bunlar birtakım basmakalıp kavramları taşıyarak zihni doldurur ve her köşesini tutarlar… Kültürün en büyük eylem aracı olan sözcük dağarı düşüncenin düşmanıdır. Dağar zenginleştikçe düşünce daralır, sıkışır, -hantal ve sabit mobilyalarla, cesetlerle dolan- hareket alanından yoksun…